3 Ağustos 2012 Cuma

carnage

Carnage (Roman Polanski)=5

Carnage, nerdeyse tek bir odada geçiyor. Karakterler de doğal olarak sazı eline alıp döktürüyorlar. Filmin derdi, birbirinden kesin çizgilerle ayrılmış Derridacı dikotomileri teker teker yapı sökümüne uğratmak. Çocuklar ve yetişkinler? Yetişkinlerin hepsi çocuklaşıveriyor. Nezaket ve kabalık? Nazik olanlar birden kabalaşıveriyor. Gerçeklik ve yalan? Gerçek dedikleri her şey yalanla kavrulmuş. Medeniyet ve barbarlık? Eh, tüm görüntülerine rağmen karakterlerin medeniyetten nasibini almamış davrandığı bir sürü sahne var. Carnage, işin ilginci, tüm bunları gösterip çekip gitmiyor. Eleştirip basite kaçmak, kısacası muhalif olmak gibi bir tuzağa düşmüyor. Tüm bunları 'gösterirken', yapıyı muazzam örneklerle usul usul sökerken, bir taraftan da yeni'yi inşa ediyor. Ne basit bir itiraflar silsilesiyle, ne 'şunu öğrendik' didaktikliğiyle, ne de karakterlerin birbirleriyle uzlaştığı liberal bir sonla bitiyor film. Tam tersine, uzlaşmacı kültüre ve liberalizme verilmiş enfes bir karşılık Carnage. Haklıyla haksızı ayırmanın zor olduğu, doğruyla yanlışın nerde başlayıp nerede biteceğinin flulaştığı bu dünyada, film, yüzer gezer bir gerçeklik kavramını karakterlerine top yapıp oynatıyor adeta. Hatta Chantal Mouffe'un 'radikal demokrasi' kavramındaki 'antagonizm' terimine buradan yola çıkılarak rahatlıkla ulaşılabilir. Darjeeling esprisi ve hamster, filmin doruk noktaları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder