3 Ağustos 2012 Cuma

in a glass cage

In a Glass Cage (Agusti Villaronga)=5

Argento sinemasında bir plastik korku hissedilir. Filmleri olabildiğince korku yüklüdür, insanı gerim gerim gerer; ama bir şekilde yine de Argento kafayı o kadar stilize bir estetikle bozmuştur; kendini sinemanın trükleriyle oynamaya o kadar kaptırmıştır ki, bir müddet sonra filmi gerçekçi olmaktan çıkar, bir çeşit kendini deşifre eden ‘bu bir filmdir’ diye bağıran bir eğlenceye dönüşür. Senaryoları da bunu kanıtlar gibidir (üstad büyüler, efsunlar, tılsımlar, cadılarla oynaşmaya bayılır). In a Glass Cage, işte, Argento'nun tüm görsel dünyasını alıp onu son derece ciddi bir rotaya oturtmuş gibi duran, olağanüstü bir film... Filmin hayli rahatsız edici olmasının nedeni, Villaronga'nın yarattığı atmosferin 'ben buradayım' diye bağırması. Nazi doktorunun o cam kafese sıkışıp kalması gibi izleyici de kapana sıkışıp kalır adeta. Akıldan çıkması zor sahneleri ve muazzam atmosferiyle keşfedilmesi gereken bir başyapıt bence bu film.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder